KOCAELİ Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serkan Irmak, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Irmak, bu depremleri “Son 100 yılın en büyük kıtasal deprem çifti” olarak nitelendirerek, aynı bölgede benzer büyüklükte bir depremin önümüzdeki yıllarda beklenmediğini söyledi. Ancak Marmara Bölgesi için ciddi bir deprem riski olduğuna dikkat çekti.
“Kahramanmaraş Depremleri, Sismik Tehlike Açısından Bölgenin Riskini Azalttı”
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ilde büyük yıkıma neden olmuş, 53 bin 537 kişi hayatını kaybetmiş, 107 bin 213 kişi ise yaralanmıştı. Depremlerin ikinci yıl dönümünde konuşan Prof. Dr. Serkan Irmak, bu felaketin bilimsel ve sosyolojik açıdan önemli dersler barındırdığını belirtti.
“Bu depremler, son 100 yılda meydana gelen en büyük kıtasal deprem çifti olarak tanımlanıyor. Bölge uzun yıllar boyunca benzer büyüklükte depremler yaşamayacak. Önümüzdeki birkaç on yıl, belki daha uzun bir süre bu kadar büyük sarsıntılar beklemiyoruz. 6 Şubat depremleriyle kırılan hat, şu an sismik tehlike açısından ülkemizdeki en güvenli bölgelerden biri haline geldi” dedi.
Ancak Irmak, artçı depremlerin 1 ila 1,5 yıl daha sürebileceğini ve bu süreçte paniğe kapılmamak gerektiğini de vurguladı.
“Türkiye’de En Yüksek Deprem Riski Marmara’da”
Ülkemizin birçok aktif fay hattı üzerinde olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Serkan Irmak, özellikle Marmara Denizi’ne dikkat çekti.
“Türkiye’deki aktif fay hatlarını incelediğimizde, en yüksek deprem riskine sahip bölgelerden birinin Marmara Denizi olduğunu görüyoruz. Uzun süredir büyük bir depremin yaşanmadığı bu bölge, ciddi tehlike içeriyor. Sanayi ve nüfusun yoğun olduğu bu bölgede, 7 büyüklüğünde bir deprem büyük yıkımlara yol açabilir.”
Öne çıkan diğer riskli bölgeler:
- Yedisu Fayı: Doğu Anadolu Fayı’nın kuzeydoğusunda uzun süredir kırılmayan segment.
- Erzincan çevresi: Kuzey Anadolu Fayı’nın kırılmamış parçaları.
- Ege Bölgesi: Graben yapıları nedeniyle deprem riski barındırıyor.
Afet Bilinci ve Depreme Dayanıklı Kentler Şart
Irmak, Türkiye’nin depreme karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayarak, afet bilincinin artırılması için eğitimin önemine dikkat çekti:
“Deprem, yangın, sel, çığ, toprak kayması gibi afetlerde nasıl davranılması gerektiği ilköğretim çağından itibaren öğretilmeli. Sadece nasıl korunacağımızı değil, nasıl önlem alacağımızı da öğrenmeliyiz. Deprem dirençli kentler oluşturulması için karar vericilere büyük görev düşüyor.”
Depremin yıkıcı etkilerini azaltmak için yapı denetimlerinin artırılması, sağlam binaların inşa edilmesi ve afet bilincinin yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Irmak, “Önlem almak, can kayıplarını ve ekonomik kayıpları büyük ölçüde azaltacaktır” dedi.
