Gaziantep’te yaşayan 66 yaşındaki Ali Sulu, 20 yıl önce başladığı bakır kalaycılığı sırasında köylülerden topladığı eski kilim ve halılarla bir koleksiyon oluşturdu. Zamanla bu merakını mesleğe dönüştüren Sulu, şimdi hem antika halı ve kilim satışı yapıyor hem de el emeğiyle dokunan bu ürünlerin kültürel değerini yaşatıyor.
“Fabrikasyon Değil, El Emeği Ürünler”
Bakır ustalığı yaparken köylülerden kalay karşılığında halı ve kilim toplamaya başladığını anlatan Sulu, “Bu işi bilen sayısı çok az ve ben 40 yıldır bu işin içindeyim. Köylere gidip bakır kalayı yaparken karşılığında kilim alırdım. Elimdeki ürünlerin büyük kısmı Pazarcık ve Narlı yörelerine ait. Hakkari ve Çanakkale’den gelen kilimler de var. Bu kilimlerin en önemli özelliği tamamen el emeğiyle dokunmuş olmaları. Fabrikasyon ürünleri dükkânımda bulundurmam. Her biri el tezgâhlarında, doğal iplerle ve kök boyalarla dokunmuş. Ortalama 100 yaşındaki antika kilimleri büyük bir özenle saklıyorum.” dedi.
“Mesleğim Zamanla Tutkuya Dönüştü”
Antika kilim merakının kendisini zamanla sanat ve edebiyata yönlendirdiğini söyleyen Sulu, “Kilimlerdeki her desenin bir anlamı var. Mesela bu yörede ‘eli belinde’ motifi, genç kızın evliliğe hazır olduğunu simgeler. Bu işi yapan çok az kişi kaldı, Gaziantep’te şu an yalnızca iki kişiyiz. İlk başta bir merak olarak başlayan bu uğraş, zamanla içimde bir aşka, tutkuya dönüştü. Artık bir kilime baktığımda rengine, dokumasına, ipine ve motifine göre hangi yöreye ait olduğunu anlayabiliyorum.” diye konuştu.
